Türk Edebiyatından 4 Sıra Dışı Kadın Karakter

Türk Edebiyatından 4 Sıra Dışı Kadın Karakter

Kadının toplumdaki konumu her zaman toplumsal değişimlerin bir çeşit göstergesi olmuştur. Bu değişimler kadının eğitim ve iş alanlarına erişimine, aile içindeki statüsüne, hatta giyim kuşamına yoğun bir şekilde etki eder. Geçtiği dönemin ve yerin toplumsal yapısına ayna tutan edebi eserlerde bu değişimin izini sürmek mümkündür.

 

Türk toplumunda 19. yüzyılda başlayan, Cumhuriyet devrimleriyle hız kazanan toplumsal, fikirsel ve politik alandaki değişimler de, bu dönemin edebi eserlerinde kaçınılmaz olarak kendini gösterir. Öncesinde görünürlüğü oldukça kısıtlı olan, sadece ev çatısı altında, birinin annesi, birinin eşi ya da bunlardan hiçbiri değilse şeytânî, kötü kadın kalıplarına sıkışan kadın imgesi, kadına toplumsal hayatta alan açılmasıyla birlikte daha görünür hale gelmiştir.

 

Bu görünürlüğün simgelerinden 4 kadın karaktere daha yakından bakalım:

 

Feride – Çalıkuşu (Reşat Nuri Güntekin)

 

Türk edebiyatında kadın roman karakteri denilince ilk akla gelen elbette Çalıkuşu’nun Feride’si. Reşat Nuri Güntekin’in unutulmaz eserinin baş kahramanı Feride, romanın yazıldığı dönem göz önüne alındığında oldukça sıra dışı bir profile sahip. Kendisinden beklenin aksine inatçı ve haşarı bir oğlan çocuğu gibi davranan, adeta büyümemekte direnen bir genç kız olan Feride, çalıkuşu lakabının hakkını vererek çocukluk ve ilk gençlik yıllarında bile dönemin normları dışında bir karakter çizer. Evliliğine günler kala nişanlısının ihanetini öğrendiğinde ise zor olanı seçer ve inişli çıkışlı ve çocuksu mizacıyla da olsa gönülden sevdiği Kâmran’ı, teyzesinin evindeki konforlu hayatını geri bırakarak Anadolu’ya öğretmenlik yapmaya gider. Öğretmenlik yaptığı yerlerde hayatın daha önce hiç deneyimlemediği, haberdar bile olmadığı yönleriyle savaşmak zorunda kalan Feride, Cumhuriyetle birlikte yaratılmak istenen batılı eğitim almış, kendi ayakları üzerinde duran, güçlü ve mücadeleci kadın profiline çok iyi bir örnektir.

 

Macide - İçimizdeki Şeytan (Sabahattin Ali)

 

Macide, Sabahattin Ali romanlarının en popüler kadın kahramanı değil belki, ama içinde bulunduğu yozlaşmış ortama rağmen kendi olarak, kendi kimliğinden ödün vermeden hayatta kalma çabasıyla incelemeye değer bir karakter. Konservatuar eğitimi için İstanbul’a, teyzesinin evine yerleşen Macide içine girdiği her ortamda adını koyamadığı bir samimiyetsizlik, yapmacıklık sezmekte ve bu durumdan içten içe rahatsız olmaktadır. Babasının ölümüyle artık istenmediğini iyiden iyiye hissettiği teyze evini bir gece uğradığı hakaretler sonucu aniden terk eder. Gidecek bir yeri ve yeterli parası olmadığı halde yaptığı bu hareket onun özsaygısı için neleri göze alabileceğinin ilk işaretidir. Bu olayın üzerine yeni tanıştığı ve kısa sürede yakınlık hissettiği Ömer’le birlikte yaşamaya başlar. Ne var ki, teyzesinin evindeki cahillik ve görmemişlikle açıklanabilen özentilik ve yapaylık, Ömer’in şairlerden, müzisyenlerden, kısacası mürekkep yalamışlardan oluşan çevresinde de mevcuttur. Romanda, Macide’yi rahatsız eden bu çevreye karşı açıktan sesini yükselttiğini göremeyiz ama çevresinde olup bitenin farkında olduğunu ve kendini bilinçli bir şekilde bu ikiyüzlü ortamdan uzak tuttuğunu biliriz. Dönemin İstanbul’unda tek başına genç bir kadın olarak bu çevreye uyum sağlamak için kendi kişiliğinden taviz vermek yerine sahip olduğu her şeyden vazgeçmeyi dahi göze alır. Bu duruşuyla çevresindeki tüm olumsuzluklara rağmen güçlü, kendinden emin bir karakter çizer.

 

Bihter - Aşk-ı Memnu (Halid Ziya Uşaklıgil)

 

Bihter Ziyagil, günümüze uyarlanan televizyon dizisiyle birlikte Türk edebiyatının en popüler kadın kahramanı haline geldi. Kişilik özellikleri bakımından iyi ve kötü karakter stereotiplerini bir arada taşıyarak benzer dönemde idealize edilerek yazılmış diğer roman kadınlarından farklılaşan bir karakterdir. Bihter, statü kaygısıyla yaptığı evlilikte aradığı mutluluğu bulamadıkça gençliğini ve güzelliğini yok yere harcadığı kaygısına kapılarak giderek hırçınlaşır. Bu ruh halinin etkisiyle içine düştüğü yasak aşkla ilgili kendi içinde çelişkili duygular yaşasa da toplumun kendisinden beklediği şekilde ihtiraslarını bastırmaya çalışmaz, aksine son anına kadar mücadele eder ve yaşadıklarının arkasında durur. Romanda Bihter’i kendi felaketine sürükleyen bu süreç tüm psikolojik ve sosyolojik detaylarıyla işlenir. Bihter’in hem çok sevilen hem de nefret edilen bir karakter olmasının nedeni budur.

 

Rabia – Sinekli Bakkal (Halide Edip Adıvar)

 

Halide Edip Adıvar’ın Rabia’sı da bir anlamda Reşat Nuri Güntekin’in Feride’si gibi bu yıllarda sıkça karşımıza çıkan ideal Türk kadını temsillerinden biridir. Rabia sadece batılı eğitim almış, modern, Avrupai bir profili idealize etmez. Onun yerine, romanın arka planında gelişen batılılaşma süreci ve doğu – batı arasındaki kültürel çatışmalar bir anlamda Rabia’nın büyüme sürecinde işlenir. İmam dedesi ve muhafazakâr annesinin çatısı altında islâmî değerlerle büyüyen; aynı zamanda hafız olarak küçük yaştan itibaren sosyete çevrelerine girip çıkmaya başlamasıyla da batılı yaşam tarzından da etkilenen Rabia, iki zıt kutuptan birine kapılıp gitmez. Ne annesi ve dedesi gibi dini bir baskı aracı görür; ne de gittiği evlerdeki batı özentisi, sonradan görme yaşam tarzına imrenir. İki tarafın da kendince doğru gördüğü yönlerini kendi içinde harmanlayarak, kendi köklerini, değerlerini geride bırakmayan bir modern kadın profili çizer. Yine hafız olarak gittiği evlerde müzik eğitimi aldığı inançsız bir İtalyan piyanist olan Peregrini ile yaptığı evlilik de yazarın gözünden bu uzlaşının mümkün ve teşvik edilmesi gereken bir durum olduğunun bir örneğidir.

 

Yukarıda örneklenen romanların hepsinde, tek boyutlu bir kadın imgesinin aksine, çok yönlü bir karakter anlatımı görürüz. Karakterlerin yolculuklarındaki tüm iniş çıkışlar, güçlü ve zayıf yönler, yapılan seçimler ayrıntıyla incelenir. Bihter’in seçimlerini tasvip etmeyebiliriz, Feride’nin onca olan bitenden sonra Kamran’a dönmesine içerleyebilir; Macide’nin kendisini başka bir erkeğe “emanet” eden Ömer’e sessiz kalmasını zayıflık olarak görebiliriz. Fakat bu kararların altındaki motivasyonları derin psikolojik çözümlemeler eşliğinde okuruz.

 

Öte yandan, bu örnekleri elbette romanın yazıldığı dönemin şartlarını göz önüne alarak değerlendirmek gerekir. Bugünün perspektifinden bakıldığında bu karakterler hak ve özgürlükler bakımından hayal edilen konumun çok uzağında olsalar da, her biri çok büyük bir yenilik hareketinin ilk adımlarını temsil eder. Kendi kimlikleriyle toplumda kendilerine yer arayan, kurgu da olsalar nesiller sonra bile bu mücadeleye örnek olan bu kadınlara minnettarız.

 

Etiketler: türk edebiyatı, kadın karakterler, çalıkuşu, feride, aşkı memnu, bihter, içimizdeki şeytan, macide, sinekli bakkal, rabia
Eylül 22, 2021
Listeye dön
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR